NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
أَبُو
دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
عِمْرَانُ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الشِّخِّيرِ
عَنْ عِيَاضِ
بْنِ حِمَارٍ
قَالَ
أَهْدَيْتُ
لِلنَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَاقَةً
فَقَالَ
أَسْلَمْتَ
فَقُلْتُ لَا
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنِّي
نُهِيتُ عَنْ
زَبْدِ
الْمُشْرِكِينَ
Iyâd b. Hımâr'dan
demiştir ki:
Nebi (s.a.v.)'e bir deve
hediye et(mek iste)miştim. Bunun üzerine (bana):
"Sen müslüman oldun
mu?" diye sordu. Ben:
"Hayır"
cevabını verdim. Nebi (s.a.v.) de:
"Ben müşriklerin
bağışlarını kabul) den men edildim" buyurdu.
İzah:
Tirmizi, siyer, Ahmed
b. Hanbel IV-162.
3055 ve 3056 numuralı
hadis-i şerifler, müşriklerden hediyye almanın caiz olduğuna delalet ederlerken
3057 numaralı hadis-i şerif bunun caiz olmadığına delalet etmektedir.
3057 numaralı hadis-i
şerif hakkında İmam Tirmizi şöyle diyor: "Rasûlullah (s.a.v.)den
müşriklerin hediyyelerini kabul ettiği de rivayet olunmuştur. Bu hadisde ise
kerahiyet zikredilmiştir ki bunun müşriklerin hediyyelerini bir müddet kabul
ettikten sonra vuku' bulduğu ve artık onların hediyyelerini kabulden
menedildiği muhtemeldir."[Molla Mehmedoğlu, Sünen-i Tirmizi tercemesi
111-152.]
Hattâbî ise, 3057
numaralı hadis-i şerifi açıklarken şu görüşlere yer veriyor.
"Rasûl-ü Zişan
Efendimizin bu hediyyeyi reddetmesi iki şekilde tefsîr edilmiştir.
1. Bu hedıyyeyi
reddetmekle onu müslüman olmaya davet etmek istemiştir.
2. "Hediyyeleşiniz
de aranızda karşılıklı sevgi meydana gelsin."[Muvatla; husn-ül-hulk]
hadis-i şerifinde açıklandığı üzere hediyeleşmek, özellikle hediyyeyi kabul eden
kişide onu kendisine veren kişiye karşı bir sevgi duygusu meydana getirir, Hz.
Nebi bu hediyyeyi alması neticesinde kalbinde onu veren müşrike karşı bir
sevginin doğmasından korktuğu için kabul etmeyip, reddetmiştir. Çünkü bir
Nebiin kalbinin bir müşrike meyi etmesi asla caiz değildir.
Hz. Nebiin Habeşistan
kralı Necaşi'den gelen hediyyeleri kabul ettiği bilinen bir gerçek ise de, O
hâdiseyle buradaki hâdise kıyas edilemez. Çünkü Necaşi ehl-i kitap idi.
Bilindiği gibi ehl-i kitabın yiyecekleri bize helal kılındığı gibi onların
kadınlarını nikahlamamız da helâl kılınmıştır. Müşrikler ise böyle
değildir."
Gerçekten Hz. Nebiin
Eyle Malikinden hediye olarak gelen bir katır, Ükeydir'den gelen ipek cübbeyi,
Rum padişahından gelen boyalı ipek bir elbiseyi kabul ettiği de
bilinmektedir.[el-Mübarek-furî, Tuhfetûl-Ahvezî V-198.]
Hafız ibn Hacerin
dediği gibi, Taberi Hz. Nebiin müşriklerden gelen hediyyeleri kabul ettiğini
ifade eden hâdiselerle, kabul etmediğini ifade eden hâdiselerin arasını telif
etmek için:
"Hz. Nebiin bu
hediyyeleri kabul etmediğini ifade eden hadisler, hükümleri sadece Hz. Nebiin
şahsını ilgilendiren özel hadislerdir. Bir başka ifadeyle bu hadisler Hasais-i
Nebeviyye ile ilgilidir.
Kabul ettiğini ifade
eden hadislerse, hükümleri bütün müslümanlara ait olan hadislerdir."
demişse de bu söz pek isabetli görünmüyor. Çünkü müşriklerden hediyye kabul
etmenin caizliğine delalet eden hadisler arasında sadece Hz.'Nebiin şahsını
ilgilendiren hadislerde vardır.
Bazıları da bu
hadislerden, müşriklerden hediyye kabulünün caiz olmadığını ifade eden
hadisler, hediyyesiyle müslümanlann gönlünü kazanıp müs-lümanları kendine
bağlamak isteyen müşriklerin hediyyeleriyle ilgili hadislerdir. Caiz olduğunu
ifade eden hadislerse böyle bir gaye taşımadığı bilinen ve hediyyesinin kabulü
gönlünün İslama ısınmasına vesile olacağı umulan Müşriklerin verdiği
hediyyelerle ilgili hadislerdir" demişlerdir. En isabetli açıklama da
budur.[el-Mübarekfurî,, Tuhfetu'l-Ahvezî V-199, 200.]